
1. Giriş: Etik İlkelerin Terapi Sürecindeki Rolü
Günümüz psikoterapi uygulamalarında etik ilkelere bağlılık, yalnızca terapistin mesleki yeterliliğinin göstergesi değil, aynı zamanda danışanların haklarının korunması, güvenliğin sağlanması ve tedavi sürecinin etkinliğinin artırılması açısından da temel öneme sahiptir. Özellikle çocuk, ergen, yetişkin terapilerinde; danışanın gelişimsel özellikleri, aile dinamikleri, bilgilendirilmiş onam süreçleri ve gizlilik gibi konular özenle değerlendirilmelidir. Amerikan Psikoloji Derneği (APA) ve Avrupa etik ilkeleri, bu alanda rehberlik sunarken; yerel uygulamalarda etik eğitiminin önemi, Türkiye’deki çalışma örnekleriyle de vurgulanmaktadır (Korkut ve Aktaş, 2019).
2. Terapötik Yaklaşımda Etik Standartlar
Etik terapi, yarar sağlama (beneficence) ve zararı önleme (nonmaleficence) prensiplerinin yanı sıra, adalet, dürüstlük ve danışanın özerkliğine saygı gibi temel ilkelerle desteklenir. Terapist; kendi sınırlarını ve yeterliliğini bilerek, mesleki etik kurallara uygun şekilde hareket etmelidir. Bu bağlamda:
- Bilgilendirilmiş Onam: Çocuk, ergen, yetişkin tedavi sürecine ilişkin bilgi edinmeleri ve ailelerin onayı, tedavinin şeffaflığını sağlar.
- Gizlilik: Danışanların mahremiyeti, özellikle ergenlik döneminde artan sosyal baskı ve benlik geliştirme süreçleri göz önünde bulundurularak, titizlikle korunmalıdır.
- Sınırların Belirlenmesi: Terapist ile danışan arasındaki profesyonel ilişkinin, duygusal yakınlık ve çoklu roller gibi potansiyel risklerden arındırılması gerekmektedir.
3. Çocuk ve Ergen Terapilerinde Özel Etik Düşünceler
Çocuk, ergen, yetişkin terapilerinde etik uygulamaların kendine özgü bazı boyutları vardır:
a. Gelişimsel Uyum ve Kültürel Hassasiyet
Her bireyin gelişimsel evresi, etik karar verme süreçlerini etkiler. Kohlberg’in ahlak gelişim kuramı ışığında; çocukların ve ergenlerin, yaşlarına uygun ahlaki değerlendirmeler yapabilmeleri, terapi sürecinde hem danışanın hem de ailenin bilinçlendirilmesiyle desteklenmelidir. Kültürel farklılıkların dikkate alınması, terapötik yaklaşımların bireyselleştirilmesinde önemli rol oynar.
b. Bilgilendirilmiş Onam ve Aile İlişkileri
Çocuk, ergen, yetişkin terapilerinde, danışanın yasal temsilcilerinin (genellikle ebeveynlerin) onamı esastır. Ancak, danışanın kendi görüşlerinin de (özellikle ergenlik döneminde) dikkate alınması, özerklik ve katılım hakkının desteklenmesi açısından önem taşır. Terapist, süreci aileyle iş birliği içinde yönetirken, danışanın gizliliğini ve mahremiyetini koruyacak stratejiler geliştirmelidir.
c. Sınırların Korunması ve Çoklu Roller
Çocuk ve ergen terapilerinde, özellikle okul, sosyal çevre ve aile içi rollerin birbirine karışması riski mevcuttur. Terapist; hem danışanla hem de ailesiyle kurduğu ilişkide açık sınırlar belirleyerek, rol çatışmalarını önlemeli ve gerektiğinde meslektaş danışmanlığına başvurmalıdır. Çoklu ilişki durumlarında, etik yönergeler doğrultusunda dikkatli değerlendirmeler yapılmalıdır.
4. Etik Kriz Yönetimi ve Vaka Tartışmaları
Etik süreçlerin uygulanmasında zaman zaman kriz durumları ortaya çıkabilir. Örneğin, terapi sürecinde ortaya çıkan ani duygu patlamaları, ihmal edilmiş gizlilik ya da sınır ihlalleri, etik müdahale gerektiren durumlar arasında sayılır. TPD ve uluslararası vaka örneklerine dayalı olarak;
- Vaka Örneği: Bir ergen, terapistin ailesiyle olan iletişimini eleştirerek, “terapi ile ev hayatı arasında geçiş yaşadığını” ifade ederse, bu durum hem terapistin rol sınırlarının belirsizliğini hem de danışanın güven algısını zedeleyebilir. Böyle durumlarda, terapist öncelikle profesyonel bir süpervizyon desteği almalı ve etik kurulların önerdiği müdahale yöntemlerini uygulamalıdır.
- Kriz Yönetimi: Etik ihlallerin önlenmesi ve mevcut durumun düzeltilmesi amacıyla, danışanın ve ailesinin bilgilendirilmesi, gerekirse, bağımsız bir etik değerlendirme süreci başlatılmalıdır.
5. Mesleki Gelişim ve Sürekli Etik Eğitimin Önemi
Etik uygulamalarda mükemmelliğin sağlanması, sürekli mesleki gelişim ve etik eğitim programlarıyla desteklenir. Türkiye’de psikoloji etiği öğretimi üzerine yapılan çalışmalar, etik derslerinin öğrenci davranışları ve mesleki tutumlar üzerindeki olumlu etkilerini ortaya koymaktadır (Korkut, 2014; Korkut ve Aktaş, 2019). Özellikle çocuk ve ergen terapileri gibi hassas alanlarda, etik kuralların sistematik olarak öğretilmesi; vaka tartışmaları, rol oyunları ve süpervizyon seanslarıyla desteklenmelidir.
6. Sonuç: Etik Temelli Terapötik Yaklaşımlara Yönelik Öneriler
Çocuk , ergen, yetişkin terapilerinde etik ilkelerin uygulanması, danışanın güvenliği ve tedavi başarısı için elzemdir. Terapistler:
• Danışanın gelişimsel ihtiyaçlarını ve kültürel özelliklerini göz önünde bulundurarak, bilgilendirilmiş onam süreçlerini titizlikle yönetmeli,
• Gizlilik ve sınır konularında net kurallar belirleyip, gerektiğinde meslektaş danışmanlığı ve süpervizyon desteği almalıdır,
• Etik kriz durumlarında hızlı müdahale yöntemlerini benimseyerek, olası zararların önüne geçmeli,
• Sürekli mesleki eğitim ve etik farkındalık programları aracılığıyla, hem kendilerinin hem de meslektaşlarının etik standartlara uygun çalışmasını desteklemelidir.
Bu yaklaşımlar, çocuk, ergen, yetişkin terapilerinde etik kuralların etkin uygulanmasını sağlayacak, danışanların haklarının korunması ve terapötik ilişkinin kalitesinin artırılmasına katkı sağlayacaktır.
Psikoterapilerde derinlemesine, yoğun duygusal süreçler içeren uygulamalarda, çocuğun oyunları, çizimleri, seans sırasındaki mimikleri, ifadeleri ve terapötik oda düzeni gibi unsurlar yalnızca klinik sürece aittir; dışa açılması, izinsiz paylaşılması, çocuğun temel haklarına yapılmış bir müdahale olarak değerlendirilmelidir.
APA ve EMDR Avrupa Etik Kodları’na göre, terapist danışan üzerinde kurduğu otoritenin farkında olmalı ve bu pozisyonu çocuğun güvenliğini tehdit edecek hiçbir amaç için kullanmamalıdır. Danışanın terapi sürecinde oluşturduğu çizimler, genogramlar, oyun temaları, resimler veya figürler, onun iç dünyasının bir yansımasıdır ve yalnızca terapötik değerlendirme ve iyileşme sürecinde anlam kazanır. Terapi odasının seans sonrası dağınıklığı, kullanılan oyuncaklar ya da semboller bir paylaşım nesnesi değil, sürecin parçasıdır.
Görsel Paylaşımlar ve Etik İhlal Riski
Amerikan Psikoloji Derneği (APA) Etik Kodları, özellikle Standard 4.07 – Use of Confidential Information for Didactic or Other Purposes başlığında, danışanlara ait bilgilerin eğitimsel veya tanıtımsal amaçlarla dahi kullanımı için yazılı izin gerektiğini belirtir. Özellikle danışanın, çocuğun yüzü, ismi ya da herhangi bir tanımlayıcı özelliği (çizim, oyun objesi vb.) içeren paylaşımlar, onam alınsa bile dikkatle ele alınmalıdır. Terapistlerinin, sosyal medya paylaşımları da dahil olmak üzere, çocuk danışana ait herhangi bir görüntüyü veya sesi paylaşması açık bir etik ihlaldir.
Etik ihlal bildirimleri aşağıdaki linkler üzerinden yapılabilir.
Türk Psikologlar Derneği’nin (TPD) Etik İhlal Bildirimi : https://psikolog.org.tr/etik-ihlal-bildirimi
EMDR (Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme) Derneği Etik İhlal Bildirimi : Etik ve Uzlaşı Kurulu – EMDR Türkiye – EMDR Derneği
Kaynakça
• American Psychological Association. (2017). APA Ethical Principles of Psychologists and Code of Conduct.
• Korkut, Y. ve Aktaş, A. (2019). Türkiye’de Psikoloji etiği öğretimi: Bir uygulama çalışmasının etik davranış, ahlaki değerler ve etik kuralları benimseme açısından değerlendirilmesi. Klinik Psikoloji Dergisi, 3(2), 55-68.
• Koocher, G. P. & Keith-Spiegel, P. (2016). Ethics in Psychology and the Mental Health Professions. Oxford University Press.
• Dağ, İ. (2007). ABD’de Psikologların Çalışmalarında Etik Sorun Yaşanmış Vaka Örnekleri. Türk Psikoloji Bülteni, Aralık 2007, 13(41).
• Türk Psikologlar Derneği (2004). Etik Yönetmeliği.
•EMDR Derneği. (2024). EMDR Derneği Etik Kodlar Kitapçığı. (Çev. A. C. Ölçer, H. Demirci, H. Yazıcı). EMDR Derneği Yayınları.
Hazırlayan:Klinik Psikolog Derya Ikdjaioune